ABDAL ile APTAL (Dücane Cündioğlu)


   1. Dervişliğin şanındandır, abdal olan aptal olanı bağışlar.

   2. Abdal, (hali) 'değişen' demektir, aptal 'değişmeyen'. O nedenle ilki evrilir, ikincisi devrilir.

   3. Abdal anlamak, aptal anlaşılmak ister, oysa hakikatte ilkinin anlaşılma'ya, ikincisinin anlama'ya ihtiyacı vardır.

   4. Abdal olan hazzın (güzelin)  peşinden koşar, aptal olan yararın (çıkarın). Bu yüzden ilki hep acı çeker, ikincisi daima zarar eder.

   5. Bazı abdallar 'aptal', bazı aptallar 'abdal' görünür. Abdal görünmek kolay, olmak zordur.

   6. İyiler 'aptal' görünür, aptallar 'masum'. Abdallara gelince, onlar görünmez.

   7. Abdal anlar ve susar, aptal anlamaz ama yine konuşur.

   8. Derin çelişkiler karşısında, abdal olan tarafsız kalır, aptal olan kayıtsız. Kuşku irfan'ın alametidir çünkü.

   9. Abdal dünyadan kurtulmaya, aptal dünyayı kurtarmaya çalışır. En sonunda abdal kendine kavuşur, aptal dünyaya.

  10. Abdal düşteyken uyarılınca uyanır ve utanır, aptal ise ne uyanır, ne utanır, sayıklamaya devam eder.

  11. Abdal tebessüm eder sevindiğinde, aptal sırıtır, bu yüzden, üzüldüklerinde ilki ağlar, ikincisi zırlar.

  12. Abdal vasat değildir ama vasat'ta (itidal'de) durmayı bilir, aptal ise vasat'tır ama vasat'ta durmayı bilmez.

  13. Abdal borçlu gibi sever, asla bedel ödemekten çekinmez, aptal ise alacaklı gibi sevdiği için en küçük anlaşmazlıkta hacze gelir.

  14. Abdal durur ve düşünür, aptal düşünür ve durur. Ne ki düşünen hemen susar, ama duran susmak bilmez.

  15. Abdal aşk ile mest, aptal mey ile hoş olur. Sonuçta ser-mest olan ebediyyen  ayılmaz, ser-hoş olan zariflerden sayılmaz.

  16. Abdal sevdiğini beğenmek, aptal ise beğendiğini sevmek ister. İlki önce içe, sonra dışa bakar, diğeri tam aksini yapar.

   17. Abdallar genellikle kördür, yani gözleri dünyaya kapalıdır. Bu yüzden aptalların, yani gözü açıkların göremediklerini görürler.

   18. Aptal yaptığından nadim olur, yere çöker, abdal tevbe eder, ayağa kalkar. (Aradaki farkı oluşturan, pişmanlık hissine eşlik eden bilinçtir.)

   19. Abdal abdal'ı bulunca susar, aptal aptal'ı bulunca aptal aptal konuşur.

   20. Abdal aptal'ın yanına düşse de susar, ama aptal yine aptal aptal konuşmaya devam eder.

   21. Güzel deyince aptal'ın aklına 'kadın' gelir, kadın deyince abdal'ın aklına 'güzel'.

   22.  Abdal sorularıyla tanınır, aptal cevaplarıyla.

   23. Abdal uzak görür yakın söyler, aptal yakın görür uzak söyler. O yüzden ilkinin bikrine kanma, ikincisinin zikrine.
  
   24. Abdal sözün hakikatinden etkilenir, aptal ise retoriğinden. Sen sen ol, ey talib, aptal olma!

   25. Aptal Batı'ya (Doğu'ya) ya hayranlık duyar, ya nefret eder, abdal ise ne hayranlık duyar, ne nefret eder, sadece anlamaya çalışır.

    26. Abdal'a malum olur, aptal'a bir şey olmaz, başkaları bile değil, kendisi kendisine meçhuldür çünkü.

    27. Günlük yaşamın seni işgal etmesini istemiyorsan ey talib, aptal gibi önemli olana değer vermek yerine, abdal gibi değerli olana önem ver!

    28. Aptal için başarmak önceliklidir, abdal içinse denemek.

    29. Abdal sık ama yumuşak bir şekilde yere düşen kar taneleri gibi sükûnetle konuşur, aptal ise hınçla yağan sert dolu taneleri gibi öfkeyle.

    30. Aptal laf eder, abdal söz eder. Lafı bırak, söze kulak ver!

    31. Abdal bir fikrin tarafı olur, aptalsa taraftarı. Bu nedenle ilki savunur, ikincisi savrulur.

    32. Aptal'a deki derler, abdal'a peki. Hiçbir güç mutlak değildir çünkü.

    33. Abdal meşgul eder, aptal işgal eder. O nedenle ilkine koltuğu, ikincisine kapıyı göster!

    34. Abdal'ın biz'i yoktur, aptal'ın ben'i. Hal böyleyken ilki 'ben' demekten utanır, ikincisi 'ben ben' diye paralanır.

    35. Abdal düşünür uyuyamaz, aptal uyur düşünemez.

    36. Vazgeçmek için pes etmek gerekmez. Aptal yılınca pes eder, abdal yılmayacağını bildiği için vazgeçer.

    37. Abdal nedene bakar, aptal sonuca. Bu yüzden ilki ayılır, ikincisi bayılır. 

    38. Aptal abdal'a aptal gibi davranır, abdal aptal'a abdal gibi.

    39. Niçin etrafına bakınıyorsun ey talib, abdal da sensin, aptal da!

Yorumlar