Bir Kitap - Nar Ağacı / Nazan Bekiroğlu

Dedim yine kocaman bir kitap yazmış kim okuyacak bunu. Elime aldım ama başlayamadım. Sonra "Taht-ı Süleyman" ismi dikkatimi çekti. Birkaç satır sonra geri dönüşü olmayan bir hikayenin içinde buldum kendimi. Arka kapağında yazılanlar gerçekmiş.

Nereleri dolaşacakmışım bu kitabın içinde. Meğer İran ne kadar cazip bir yer, Tebriz ne kadar bizimmiş. İran haritası bulup inceledim yazarın gezidiği yerleri. "Sehend" neresiydi? Tebriz'den Batum'a nasıl gitmişti. Sonra Trabzon'un, o bizim olan herşey gibi detayına hakim olmadığımız o şehrin eskisi meğer ne imiş.

Savaşlar neleri götürmüş... Hacı Efendi'nin bacağını, torununu sonra tüm ailesini alıp savurmuş. Dönmüşler bir gün vatanlarına ama ne dönenler o eski gidenlermiş, ne geldikleri yer terkettikleri şehirmiş. Savaş değil de siyaset dedikleri o ifrit nasıl da almış götürmüş bu memleketin aşılanmış fidanlarını...

Sonra yine gördüm milletimin, ümmetimin fedakar insanlarını... En zor zamanda kurdukları teşkilatlar ile mazlumların yardımına koşan o babayiğitleri...

Meğer aşkla yorulacak, hangi sürgünle ağlayacakmışım. Serbülend'e üzüldüm en çok, bir Ermeni komitacısının elinde mi kaldı acep. Yoksa İstanbul yollarında yakılan o köye ne oldu diye mi hayıflansam. En mutlu olanı Azam oldu herhalde. İnanın Trabzon'daki Ermeni komşuya bile üzüldüm. Hacı Efendi ne güzel demişti :" Bu devlet suçluyla suşsuzu ayıramayacak kadar mı zayıf.." diye.


Hasıl-ı kelam Nazan Bekiroğlu yine kalemine dokunmuş, tarihi, memleketi, aşkı, savaşı bizlere ne güzel anlatmış. Teşekkürler hocam.

Yorumlar